Tweet |
2. nesil olan Hüseyin Mersin, Çeşme çarşısındaki merkez şubede yardımcı olmaya devam ederken, 3. nesil olan oğulları Ali Mersin imalatla ilgilenirken, Osman Mersin de işletmenin idari işlerinin sorumluluğunu üstlendi.
İşletmenin, 1945 yılında, rahmetli babası Osman Mersin tarafından açıldığını belirten Hüseyin Mersin, "Babam, annemin masa ve sandalyelerini evden alarak dükkanını açıyor. Dükkanını açmadan önce rahmetli Cemal Şakar'dan mesleği öğreniyor. Babam, birinci kuşak olarak 'Rumeli Tatlı ve Reçel Evi' adıyla açtığı dükkanını yıllarca işletiyor. Rahmetli abim Hasan ve ben, ikinci kuşak olarak babamızdan devraldığımız dükkanı işletmeye devam ettik. Şimdi de üçüncü kuşak olarak oğullarım Osman ve Ali mesleğimizi sürdürüyorlar" dedi.
40 sene kullanılan dondurma kaşığı ve sefertasının öyküsü
Babasından kalma tabela, dondurma kaşığı ve sefertasını işletmenin duvarlarında sergileyen Mersin, "Dükkanımızda, rahmetli babamdan kalma bir dondurma kaşığı var. Çerçeveleterek duvara astım. O dondurma kaşığı ile yaklaşık 40 sene dondurma servisi yaptı. O kaşığı kaybolmasın diye çeyiz sandığına koyardım. Sezon başında tekrar çıkarırdım. Ayrıca rahmetli babamın sefertası var. 11-12 yaşlarındayken evden babama o sefertasıyla yemek getirirdim. Yemeğini yerdi. Sefertasını eve geri götürürken bana 5 lira harçlık verirdi. 5 lira, o zaman çok büyük paraydı. Parayı anneme verirdim. Akşam babam eve geldiğinde annem 5 lirayı babama verirmiş. Ertesi gün babam 5 lirayı yine bana verirdi. O 5 lira üçümüzün arasında bütün yaz boyunca dolaşırdı. Bir de hiç unutmadığım bir anı var; babamdan bisiklet almasını isterdim. 'He he' derdi. Bir gün dedi ki, 'Oğlum ben sana bir şey söyleyeyim mi, 'he he' parayla değil. Ama bisiklet parayla'. Herhalde benim sabrımı ölçüyordu. 2 gün sonra bisiklet geldi" diye anlattı.
"Kalitemizi hiçbir zaman bozmadık, bozmayacağız"
Sadece dondurma yapmadıklarını, sütlü tatlılar ve reçel de yaptıklarını sözlerine ekleyen Mersin, "Sadece dondurma yapmıyoruz. Bademli kazandibi, sakızlı muhallebi, supangle, gibi tatlılar da üretiyoruz. Ayrıca sakız reçeli ve çok çeşitli reçeller de imal ediyoruz. 30 çeşit reçelimiz var. Mısır şurubu gibi tatlandırıcılar kullanmıyoruz. Sadece şeker ve meyve kullanıyoruz. Kalitemizi hiçbir zaman bozmadık, bozmayacağız. Zarar da etsek kaliteden ödün vermeyeceğiz. Yaz aylarında, Dalyan yolundaki imalathanemizin ön kısmında müşterilerimizi ağırlıyoruz. Ayrıca Çeşme çarşısında merkezimiz ve Cumhuriyet Meydanı'nda da şubemiz var. Yaz sezonunda 40 işçiyi istihdam ediyoruz" diye belirtti.
Ali Mersin, "İmalathaneye 15 milyonluk yatırım yaptık"
Rumeli Pastanesi’nin 3. nesil işletmecilerinden, imalat sorumluluğunu üstlenen Ali Mersin de imalathane ile ilgili bilgi vererek, "Dalyan yolu üzerinde, yaklaşık 400 metrekarelik kapalı alanda, el değmeden dondurma imal ediyoruz. Makinemiz entegre, yani süt girer, dondurma çıkar. Üretim makinemizi kendi ihtiyacımıza uygun olarak seçtik. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden, büyük dondurma üretimi yapan makineler. Yatırımımızın şu andaki değeri yaklaşık 15 milyon lira. Tüm Çeşme'ye yetecek kadar kapasitemizi arttırma imkanımız var. Bir tankın kapasitesi 1200 kilo. Yanına ilave tank gelebiliyor. Günlük 10 tona kadar dondurma üretebiliriz. Şu anda Çeşme'de o kadar ihtiyaç yok ama imalat kapasitemiz o derece yüksek" diye anlattı.
"Hijyen ve kaliteye özen gösteriyoruz"
Dondurma üretiminde kaliteden asla ödün vermediklerini vurgulayan Ali Mersin, "Hijyen ve kaliteye özen gösteriyoruz. Çeşme Kaymakamlığı İlçe Tarım Orman Müdürlüğü'nün başlatmış olduğu proje kapsamında üretilen sakızları alıyoruz. Ayrıca birkaç yerli üreticiden de sakız alıyoruz. Etiketlerimize de Çeşme'nin sakızını kullandığımızı yazdık. Sakız ithalatını azaltmaya yöneldik. Sütümüz, Manisa'nın dağ köylerinden ve Jersey cinsi inekten geliyor. Yaklaşık 5.5 yağ oranına sahip. Protein oranı da çok yüksek. Yaklaşık 4 senedir bu sütü kullanıyoruz. Ondan önce keçi sütünden üretiyorduk. Ama müşteriden gelen talepler doğrultusunda arayışa girerek Jersey sütünü bulduk. Jersey sütü, laboratuvar sonuçları ile birlikte bize geliyor. Tek seferde 2 ton süt geliyor. Bu sütü 2-3 gün içinde işleriz. Sütlü tatlılarımızda ve dondurmamızda bu sütü kullanıyoruz" diye belirtti.
"Meyveler, dalından toplanıp bize ulaştırılıyor"
Dondurmalarda kullanılan meyveler hakkında da bilgi veren Mersin, "Dondurmalarda kullandığımız meyveler, anlaştığımız bir tedarikçi firma tarafından dalından koparılıp bize ulaştırılıyor. -40 derecede, şoklayarak, kokusunda ve tadında hiçbir değişiklik olmadan bize teslim ediyor. Biz de kendi depomuzda saklıyoruz. Üreteceğimiz zaman çözdürerek, üretime alıyoruz. Kavun ve limonu da Çeşme'den temin ediyoruz. Çikolatalarımız Belçika'dan geliyor. Ünlü bir markanın çikolatalarını kullanıyoruz. Terazimiz bozulmadığı sürece biz hata yapmayız. Bizim porsiyonlarımız da büyüktür. Bir top dondurma, standartlara göre 50 gramdır. Bizim bir top dondurmamız 50 gramın çok daha üzerinde" diye açıkladı.
"Isparta ve Burdur'dan gelen salep, Denizli'de, köy değirmeninde öğütülüyor"
Dondurmada kullanılan salep hakkında da bilgi veren Mersin, "Salep, Çeşme'de azaldı. Biz, Isparta ve Burdur tarafından alıyoruz. 5 parmak şeklinde salepleri var. Salepleri belirli oranlarda karıştırıp, bir formül elde ediyoruz. Denizli'nin bir köyünde değirmen var. Salepleri oraya öğütmeye yolluyoruz. Suyla dönen taş değirmende öğütülüyor.
"İmalattaki makinelerimiz, derin dondurucularımız sürekli kontrol ediliyor"
İmalathanede hijyene verdikleri öneme de dikkat çeken Mersin, "İmalattaki makinelerimiz, derin dondurucularımız sürekli kontrol ediliyor. Anlaştığımız bir kişi sürekli kontrol edip, bize rapor verir. ISO 22000 belgemizi aldık. Kimyasal olmayan, doğal yollarla, sağlığa zarar vermeyecek karışımlarla, böceklere karşı imalathanemiz ilaçlanıyor. Her ay düzenli olarak bu ilaçlama yapılıyor. İşyerimizin anlaşmalı bir Kimya mühendisi var. Ürünlerimizin kontrollerini yapıyor. Ürünlerimizin sağlıklı olması önceliğimiz" diye konuştu.