Çeşme Kalesi’nin önünde görürsünüz onu… Yanında da yaşamı boyunca ona can yoldaşı olan heybetli bir aslan vardır. Kalenin önünden geçen yerli ve yabancı turistler yanına durup fotoğraf çektirirler.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa’dan söz ediyorum.
Hasan Paşa’nın heykeli neden Çeşme’ye dikildi? Acaba Çeşme için ne yapmış olabilir, diye düşünerek bir araştırma yaptım. Hayatında bir kez Çeşme’ye gelmiş. Geliş nedeni ise Osmanlı- Rus savaşı…
1770 yılında Ruslarla Osmanlılar denizde kapışmışlar. Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryası Mandalzade Hüsameddin Paşa imiş. Cezayirli Hasan Paşa, onunla birlikte savaşa katılmış. Ege Denizi’nde Ruslar tarafından sıkıştırılan donanmamız çareyi Çeşme Limanı’na sığınmakta bulmuş. Fakat top atışlarına maruz kalan donanmamız maalesef bir süre sonra yanarak batmış. Hüsameddin Paşa ile Cezayirli Hasan Paşa, Çeşme kalesine çıkarak kurtulmuşlar. Birkaç gün Çeşme’de kalan Hasan Paşa bir yolunu bulup Çanakkale’ye gitmiş.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın Çeşme macerası bu kadar…
Gelelim Hasan Paşa’nın yaşam öyküsüne.
1713 yılında İran’da doğduğu tahmin ediliyor. Henüz çocuk yaşlardayken İran’da çıkan bir savaşta ailesi esir düşünce Trakya’da bir aileye köle olarak verildi. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde ticaret gemilerinde çalışan Hasan’ın hayali, savaş gemilerinde kaptan olmaktı. O nedenle 1738 yılında yeniçeri ocağına girdi.
Çok geçmeden kendisini Belgrat kuşatmasında buldu. Henüz genç olmasına rağmen büyük başarılara imza attı. Hedeflediği gibi orduya girebilmişti fakat denizlerden uzak kalmış ve karada savaşmaktaydı. Sefer sona erip geri döndüğünde ise hayatının seyrini değiştirecek önemli bir karar alarak Osmanlı sancağı altındaki Cezayir’e gönüllü olarak gitmek istedi. Sonunda istediği oldu… Cezayir bandıralı bir gemi ile yola koyuldu. Akdeniz’de yol alırken karşılaştıkları mal yüklü İspanyol bandıralı bir gemiyi gözüne kestiren Hasan kısa süren bir çatışmadan sonra gemiyi ele geçirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun bir eyaleti olan Cezayir’e doğru dümen kırdı.
Cezayir bayraklı gemiyle limana yanaşan Hasan, burada kahraman olarak karşılandı. Cezayir’de kalması için birçok olanak sundular. Gördüğü ilgi karşısında hayır diyemedi ve Cezayir’de kaldı.
Gelelim aslan hikâyesine…
Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın bir lâkabı da “Aslanlı Paşa”dır. Cezayir’de bulunduğu sıralarda sık sık ava çıkmaktadır. Bir gün, bir aslan vurur. Dişi aslan yaralı olarak inine doğru kaçmaya başlar. Aslan inine ulaşacakken ölür. Hasan Paşa, orada yavru bir aslan görür. Annesinden ayırdığı için yüreği dayanamaz ve yavru aslanı yanına alır. Onu besler, büyütür. O aslana; aslan da ona çok alışmıştır.
1761 yılında İstanbul’a geri çağrılır. Cezayir’den ayrılırken onu da yanında götürür. O nedenle adı, “Aslanlı Paşa” olarak kalmıştır. Gazi Hasan Paşa, kısa zaman içerisinde devlet yönetiminde önemli mevkilere getirildi.
Daha önce de belirttiğim gibi 1770 yılında Osmanlı donanmasındaki tüm gemilerin Çeşme’de Ruslar tarafından yakılmasının ardından Hasan Paşa Çanakkale’ye gitmek zorunda kalmıştı. Buradayken Rus Ordusu Limni Adası’nı kuşattı. Hasan Paşa, çevreden bulduğu 3 bin kadar askerlikle ilgisi olmayan kişiyle Limni’ye çıkarma yapmaya karar verdi. Etrafındakiler bunun tehlikeli olduğunu ve bilerek ölüme gittiğini söyledilerse de umursamadı. Adaya çıktı. Çetin süren çatışmalardan sonra hiç kimsenin ummadığı bir zafer kazandı ve Ruslar adayı terk etmek zorunda kaldılar. Bu başarısından ötürü kendisine ”Gazi” ünvanı verildi ve Kaptan-ı Derya rütbesi ile ödüllendirilerek Osmanlı Donanması’nın başına getirildi. Fakat ortada bir donanma yoktu. Gazi Hasan Paşa yakılan donanmanın yerine 3 yıl içerisinde modern bir donanma hazırlattı. Üstelik bu gemilerin yapımının büyük bölümünü kendi cebinden karşıladı. Donanmanın başına geçtikten sonra pek çok isyan bastırdı ve denizlerde savaşmaya devam etti.
AMERİKA’YI VERGİYE BAĞLAYAN CEZAYİRLİ GAZİ HASAN PAŞA
1783 yılında bağımsızlığını kazanan ABD, denizlerde tek başına açılmaya ve bayrağını dalgalandırmaya başladı. İlk ABD gemisi 25 Temmuz 1785’te, Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Hemen ardından 11 tane gemiye de aralıklarla Cezayirli korsanlar el koydu. Bunun üzerine ABD kongresi 27 Mart 1794’te Osmanlı Donanması’na karşı koyabilecek savaş gemileri inşa etmesi veya satın alması için, Başkan George Washington’a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi. Bunun üzerine Cezayir korsanlarını cezalandırmak isteyen ve büyük beklentileri olan ABD, yeni donanması ile birlikte Akdeniz'e indi.
İndi ama hayal kırıklığına uğradılar. Cezayir donanmasına karşı gelemeyeceğini anlayan ABD, barıştan yana tutum takınmaya başladı. Bunun üzerine ABD anlaşma yoluna gitti. 5 Eylül 1795’te Amerika anlaşma yapmayı kabul etti.
Başkan General Washington'un teklif ettiği anlaşmaya göre; Cezayir’deki esirlerin iade edilmesi ve gerek Atlantik’te gerekse Akdeniz’de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması isteniyordu. Bunun karşılığında Osmanlı Devleti’ne 642 bin altın doları teklif ediliyordu. Ayrıca Atlantik ile Akdeniz'deki filolarına dokunulmaması karşılığında yıllık 12 bin Osmanlı altını (216 bin dolar) ödemeyi kabul ediyordu. Taraflar arasında 22 maddeden oluşan ve Türkçe olarak kaleme alınan bir antlaşma imzalandı. Bu anlaşma, ABD'nin vergi vermeyi kabul edip karşı tarafın galibiyetini net olarak kabul ettiği ve kendi dili dışında imzaladığı ilk ve tek anlaşmadır. Anlaşmanın muhatapları da ilginçti. Anlaşmayı ABD Başkanı George Washington ve Cezayirli Gazi Hasan Paşa imzalamıştır.
Böylece Cezayirli Gazi Hasan Paşa ABD’yi yıllık vergiye bağlamış oldu. Bu, ABD'nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan birkaç anlaşmadan biri olduğu gibi; yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir.