Tünaydın Can-Canlarım;
Allah, Allah! Allah, Allah! Bu ne gaflettir yahu? İnsanlar, bulundukları yere ve makama göre, ağızlarından çıkan sözlere azami dikkati göstermelidirler diyorum. Hele hele, Devleti temsil eden bir kurumun başındaysanız...ama gel gör ki, yaşadığımız günler, hatta yıllar, önemli pozisyondaki, bilirkişi niteliğinde olan zat-ı muhteremlerin, dangalak, cahil, ağızıyla ve beyni ile değil de alt iç organlarının yardımıyla cümle kurup, muhakeme yoksunluğunu afişe etmeye berdevam!
Hükümetin, Devletimizin Tarım Bakanlığına layık görülen zat-ı muhteremin, sel felaketi karşısında, ''15 vatandaşımızı sel sularında kaybettik ama, toprak da suya doydu!'' beyanatı, son noktayı koydu! SİZLER, İNSAN OLAMAZSINIZ, ZİRA OLSANIZ, CAN'IN NE DEMEK OLDUĞUNU BİLİRDİNİZ!! Ama, kendi canları ve yakınları değil ya, elin Türk vatandaşı, ölmüşse ölmüş, geri de kalanların başı sağ olsun. Ama sel sularıyla kurak toprak nemalandı diyebilecek kadar, dil ile beyin ve yürek temasından yoksun, zavallı diyeceğim, gel gör ki diyemiyorum! Siz, dini bütün Müslümanlara göre, Cuma, mübarek gün, bana göre haftanın günlerinden biri, sizin secdeye kapanıp, günahlarınızdan arınmak için cami veya bulunduğunuz yerde 'Cuma Namazını' kıldığınız an, ben de, seni ve senin gibi gaddar, bencil, beyinsiz adamları, Allah alsın diye her an dua ediyorum! Benim yüreğim temiz, alnım ak ve açık, ya siz, karanlık yürekli, alnına sürekli ve çeşitli leke sürülenler, sizler, akşamları başınızı yastığa koyup nasıl uyku tutturabiliyorsunuz, zaman zaman aklıma gelip benim uykum kaçıyor, sizler, Deccal mısınız bre insan müsveddeleri?
Mazlumun ahını almak siz ve sizin gibi düşünen hareketlilerde, yetim ve kul hakkı yemek sizlerde, sakın itiraz etmeye kalkmayın son deprem olaylarında, Kızılay başta olmak üzere, yardımları nasıl kendinize yonttuğunuz, insanları çıplak korumasız hale nasıl terk ettiğinizi, gün be gün televizyon ekranlarında gözlerimizde yaş, gırtlağımızda yumruk ile izledik, sizler göbeklerinizi kaşırken...
Bırakın, yurttaşlığın, insanlığın can çekiştiği bir noktadayız, adam ağzıyla ve yüreğiyle, değil de, bağırsaklarındaki birikintileri, poposundan, def-i hacet etmiş! Ama olur mu Tarım Bakanı bu yahu? Okumuş, Üniversite tahsili yapmış adam! Öyle ya, bugüne bugün, Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin Tarım Bakanı!! Bana ne yahu! Bakan olmuş, ama insan ve adam olamamış, ben neyleyim???
Ayaklar, baş olmuş, sağır ve dilsizler, hatta uzaktan kumanda ile idare edilen insanlık müsveddeleri, bakanlık koltuğuna oturtulmuş, Türkiye'm tükenmenin eşiğine gelmiş, ben neyleyim, vah benim güzel ülkem, vah benim bîgünah vatandaşım, vah ki vah olsun bu ülke için kanlarını, canlarını verip toprağın altında yatan şehitlerime...