Günaydın Can-Canlarım;
Öyle güzel bir yaz sonu sabahı ki!!! Güneş, yavaş yavaş, ''haydi ben başka ülkelerde yaz yaşatmaya gidiyorum'' der gibi sessizce, şeffaf bulutların arasında saklambaç oynuyor...bir olanca parlaklık, bir tül perde arasından görünerek...latif bir rüzgar, acaba üstüme bir şey alsam mı diye düşündürürken, hemen ardından güneş beliriveriyor, ''dur yahu daha biz ölmedik!'' gibilerinden boy göstererek...işte, hayat bu be kurbanlar! Tam bir olumsuzluğu düşündürürken, anında, biz daha bitti demeden bitmez diye, umut beliriveriyor...işte o an var ya, yapışın benim gibi umudun eteklerine, ya sakince devam edin, ya da şakacıktan savrulun sağa sola, hemen toparlanabilecek gibi! Zira daha görecek, yaşayacak çok şey var bize bahşedilen bu güzel, nefes aldığımız müddetçe sürecek hayatta! Elbette ki, bazen acıyı da tadacağız! Aksi takdirde mayhoş ve tatlının ayırımını, kıymetini nasıl bileceğiz????
Bazen düşeceğiz, adeta yer çekimi artmış gibi, bazen tökezleyeceğiz, göremediğimiz, ama hep orada var olan bir lüzumsuz çıkıntıya takılarak, bazen şükredeceğiz Yaradan'a, bu güzellikleri yaşamamıza izin verdiği için, bazen arsızlaşacağız hakkımızdan fazlasını talep ederek, ama netice de var olmanın doyumsuzluğunu yaşayacağız, sürekli ders çıkararak yaşadıklarımızdan...akıl ve yürek koordine çalışıyorsa, aldığımız derslerden bir dahaki sefere nasıl davranılacağını bilmiş olacağız, hayatın tekerrürden ibaret olaylarla dolu olduğunu zor da olsa öğrenerek. Bazen yüreğin götürdüğü yere gideceğiz, Pandora'nın kutusuna doğru...zira içinden ne çıkacağını, o yaşadığımız güzel duyguların içinde, fark edemesek de! Bazen akıl öne çıkacak, hep azarlayarak ve kavga ederek, ''yahu sen daha geçenlerde pişmanlık yaşamadın mı düşüncesizce hareket ettiğin için?!!'', diye...ama gönül bu işte, bilmiyor musun, uslanmaz ki? Ahh, ah bu deli gönülden çektiklerimiz! Say say bitmez...Allah'tan bitmiyor yahu! Hayat biter sonra!!! Bu güzel, acısıyla tatlısıyla, ekşisiyle tuzlusuyla, doyamadığımız hayat!!!!
Yaa işte böyle Can-canlar! Bulutlarla neşeyle saklambaç oynayan güneşin, ben de yarattığı anlık hislerime ortak ettim sizleri de...haa, bakın bunu eklemeden de duramayacağım; sizler, benim her şeyimin tek düze, sorunsuz, takılmadan devam ettiğimi mi düşünüyorsunuz, öyle ya bu kadar Pollyanna'lık ederek? Oooo, saysam, saygı duruşuna geçer içimdekiler! Ama, o kadar çok seviyorum ki bu yaşamı, her nasıl gelirse gelsin, bazen aklımla yüreğim münakaşayı kavgaya dönüştürüyorlar, geçici küslük yaratarak, bazen ''kulak asma!'' diye ikaz alıyorum, çoğu zaman da, ''aldırma beee, istediğin gibi değerlendir, şunun şurasında kalan zamanın kıymetini, değerini bil'' diye! Tabii, ki bu en son şık o kadar cazip geliyor ki, reddetmek imkansız! Yürü be Servet! Herşey senin için evlatların yanında sağ salim, dostların etrafında, eksilmiş olsalar da, yediğin önünde, yemediğin ardında! Daha ne istiyorsun hayat arsızı!!..diye dürtü alıyorum, nemalanarak....