DÜŞÜN ve AKLINI KULLAN...

Günaydın Can-Canlarım;
     Gözüme takılan yazıyı sizlerle paylaşmadan edemedim, zira günümüzün en büyük sıkıntılarından olan, cahil veya komprime akıları tercih edenlerin etrafımızı sardığı bu ortamda, tam da hislerimize tercüman olmuş;
***Tanrının insana gönderdiği en güzel şey kitap değildir..

     AKILDIR...

     Uygar dünyayı yöneten demokrasi, kutsal kitaplarda yoktu...
     Sınıfların eşitliği, bedenin dokunulmazlığı, kadın hakları, insan      
     hakları, laiklik, evrensel hukuk..
     Ne kullandığımız takvimler, ne de organ nakilleri, ne radyo 
     dalgaları, ne antibiyotikler, ne bilgisayarlar...
     Hiçbirisi kitaplarla gelmedi...

     AKIL'la geldi.

     Tanrı'nın insana verdiği en mübarek şey: AKIL...
      
     Onu sana veren, işlesin diye verdi ya...
     Dünyanın en bereketli topraklarının üzerinde yatı tok, yarı açsın.
     Ve dünyanın en katmer katmer kültürü üzerinde üretimden,
     teknolojiden, sanattan, bilgi zenginliklerinden yoksun...
     Üzerindeki ceketin modelinden...
     Ayağındaki pabucun astarından...
      Gözündeki gözlüğün çerçevesinden...
      Bindiğin arabadan...   
      Bereket beklediğin traktöründen, ununu veren 
      değirmenine kadar...
      Bir teki olsun senin değil...
      Aklını kullananların eseri...
      Şeker şurubundan bal, patatesten tereyağı, benzinden votka
      yaptın da, dünya kimyacıları şaşırdılar...
      Ama ağrı kesici yapamadın...
      Canın mı sıkıldı bu işlere, al bir Alman hapı...
      Ve daya sırtını Rus doğalgazlı peteğe, geçer...
      En çok beslenme eksikliğinden çocuğun öldüğü...
      En çok, işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği...
      En çok annenin doğumda can verdiği...
      En çok kadının bıçaklandığı...
      En çok gencin intihar ettiği ülkenin bireyisin...
      Neden?...
      Dört yanın ateş...Kurşunlar vızır vızır...
      Kan gölü içindesin...çocuklarını alıyorlar senden...
      Alın ermiyor...
      Ne diyeyim...Aç gözünü artık...
      Yol ver Allah'ın verdiği akla...
      Takılma şu yobazların peşine, bin senedir geldiğin yeri artık gör...
      Niye evde öyle söylenip durduğunu biliyor musun?...
      Çünkü aklın dahi sende3n şikayetçi.
      Şu 57 tane İslam ülkesine bak.
      Hangisi mutlu huzurlu, hangisi aklını kullanıp insanlık hizmetine    
      sunulacak ne yapmış, ne icat etmiş, hepsi başkasının eline 
      bakan, onun icatlarını bekleyen, ondan yardım bekleyen
      durumda.
      Hani gavur icadıydı...
      Hani gavur icadı kullanmak günahtı.
      
      DÜŞÜN ve AKLINI KULLAN...*
    
     Yaa, işte böyle Can-Canlarım... Müslüman'ların kutsal kitabı, KUR'AN, 610 senesinde, İslam inanç ve imanına göre, Hz. Muhammed Ramazan ayının Kadir gecesinde, Mekke yakınlarındaki Nur Dağ'ında bulunan Hira mağarasında inzivada iken inmeye başlamıştır. Vahiylerin 13 yılı Mekke, 10 yılı da Medine döneminde olmak üzere 23 yılda indirilmiş... Öyle bir-iki günde değil, üzerinde çok çalışılmış, çok düşünülmüş, istiarelere yatılmış...Neticesinde, kimse üstüne alınmasın ve kusura bakmasın, bu günkü aklımızla kabullenemeyeceğimiz davranış ve oluşumlara kapı aralamış...İnanan kayıtsız şartsız inanmış, aklını kullanan bazı yerlerini kendine göre yormuş, bazıları da karşı çıkmış...Her ikisi de yaşadıkça rastladığımız olayların, başımıza gelen felaket ve iyiliklerin anahtarı olmuş, İNANANA!!!
     Bir az daha, akılcı yaklaşan, günümüz şartlarına ve, kendimizi yerleştirdiğimiz frekanslara ters düşmüş, sessizce kendi yolumuzu seçmişiz, kimseyi irdelemeden, taa ki, bıçak kemiğe dayalı duruma getirilene kadar...bunları hepimiz tahmin edebiliyoruz, yüreğimizi kaldırmayalım, ancak kabul etmeyenlerden biri olarak sesleniyorum...
     Yüce ALLAH'a, yaşadığım güzellikleri terennüm ede ede, ancak Yaradan'ın elinden çıkmış olabilen milyonlarca çeşit olguya, cevap bulamadığım içindir ki, yüzümü, yüreğimi Allah'a döndürdüm...
Yalnız O'na inanır, yalnız Ondan medet umarım...Allah'ın her şeyden, yüce ve ulu olduğuna inancım sonsuzdur...Allah, canlılara can bahşederken, insanı diğer canlılardan ayrı tutarak, beynini daha da tekamül ettirip, kullanmasını mümkün kılmış, sonucunda ortak oluşum, AKIL dediğimiz, düşünce, kavrama ve anlama yetisi vermiş...bazılarımızın genlerinden, derecesi kişiye geçmiş, bazıları zeka dediğimiz veriyi ileri derece de kullanmış, başarılı olmuş, tabii ki, bütün bunların içinde zekasıyla her şeyi kendine yontmuş, cinler de çıkmış, bazıları da insanlık lehine başarılı icatlar ve gelişimlerle yaşamımıza ışık tutmuş...netice değişmemiş, Allah vergisi AKIL, başarılarda da, başarısızlıklarda da rol oynamış iyiye kullanıldığında tekamül, kötüye kullanıldığında da felaketler oluşmuş...
     Velhasılıkelam, aklın yolu birdir; iyiyi, ileriyi, doğruyu, güzeli, huzuru, sağlık ve afiyeti işaretler. Aksi takdiri ise; felaketlere gebe bırakır ulusu. Çirkinlikler, yolsuzluklar, cinayetler, haksız ve hukuksuzluklar zinciri, insanı doğru yoldan çıkartır...
     Diyeceğim o ki;  Allah akılla insanı, diğer canlılardan ayırmış, kutlu kılmış, ama serbest bırakmış dilediği gibi yaşasın diye. Yoldan çıkanlar, Allah'a hesap vermeden defterleri dürülmüş, dürülecek olanlara da Allah'a dönüp, ''şefaat'' dilemelerini, yaşayacak ömürleri varsa, doğru yola dönmelerini dilerim. Yok, olmuyorsa, hepsini ALLAH'a havale ediyorum, ben Allah korkusu olan bir kişi olduğum için canlarını alamama, işkence yapamam, ama Allah, onlara bu yaşadıkları hayatta cehennemi yaşatsın diyor, başka da bir şey istemiyorum.