Tünaydın Can-Canlarım;
Bu sabah, gevrekle kahvaltı etmek istedim, düştüm yola! Kasabadaki, kilisenin arkasındaki fırının gevreği çok güzel, haydi tembellik etmede kendine bir pazar keyfi yap dedim, saat 11:00'e kadar da çarşıya giren yolun trafiği açık ya...
Aman, aman ne güzel, fırına giren sokağın üzerindeki dev çınar ağacının altındaki tahta masa ve iskemlelere kurulmuş ahali fırından gelen çay, gevrek, açma biraz da peynir vardır diye düşünüyorum tabaklarda, açık, mis gibi dün gece yağana yağmurda temizlenmiş çınarın gölgesinde kahvaltılarını ediyorlar, afiyet bal şeker olsun benim vatandaşlarıma!
Sıraya girdim, 3 gevrek istedim ve 10tl uzattım. ''gevrek, 5 lira'' dedi, tezgahın arkasındaki adam. Farkında değilim daha belki 10 gün evveldi, Ilıca fırınından 3tl'ye almıştım tanesini. Zam görmüş zahir! Ama bu yaşımda bana fakir fukaranın, öğrencilerin kayıntısı gevreğin 5tl olduğunu yaşattılar ya, helal olsun bu bizi güdenlere! Soran gözlerle baksan, ''hanım sen susamın kaç para olduğunu biliyor musun?'', diyecek adam haklı, kim bilir kaç para oldu, eh un,
gevreği kaplayan onca susam, fırının yakacak maddelerinden ve masraflardan da nasibini aldıktan sonra, ederi olmuştur o kadar!
Ardından, markete girdim, gazetelerin parasını ödemek için. Market sahibinin arkadaşı herhalde bir bey, yakınıyor, geçim derdinden, pahalılıktan. Ben ödeme için tezgaha yaklaştıktan sonra dinlemiş olabileceğim düşüncesiyle, bana da 'olur mu bu hanım?' diye dert yanmak istedi, tanımam, etmem sade bir dertli vatandaş! Ben de, ''kardeşim ben 79 yaşımdayım, bu gün gevreğin beş lira olduğunu gördüm ya, sana daha ne diyeyim'', dedim, onların da başlarıyla onaylamalarını aldım, çıktım marketten....
Ne olacak bu memleketin hali diye yol boyu da düşünemeden duramadım...Vallahi inanmayacaksınız ama, o aldığım gevreği, keyifle de3ğil, boğazıma takıla takıla, çayla ittirerek yiyorum! Halbuki en sevdiğim şey, tazeyken ver, öyle kuru kuru, katıksız yerim...
Artık, aldığımız, domates, patlıcan, biberi, meyveyi diğer sebzeler her neyse, tek tek alma devrine girdik, hamdolsun, Allah başımızdakilere zeval vermesin! Ee, ne de olsa, ekonomistler! Onlar mı bilecek halkın iyiliği için neler yapılması lazım geldiğini, biz mi???
Geçen gün esprili bir vatandaşın ağzından dökülen sözlerin arkasındayım;
''Eskiden, ev araba almak için plan program yapardık, şimdi domates, patlıcan biber almak için yapıyoruz...'' Çok acı, ama öylesine de gerçek! Yine de Allah gördüğümüzden ayırmasın diyoruz, bugünlerimize, hamd ediyoruz. Ediyoruz de nereye kadar, lafla peynir gemisi yürür mü bre kardeşim?
Ahhh, ah, nerede o eski, bunca açlık, yokluk, geçim zorluğu olmadan yaşanan günler? Ara da bulasın, hem de Sherlock Holmes gibi, elimizde büyüteçle, belki izler bizi bir yerlere taşır....