*- ‘HİZMET BEDELİ’ İMİŞ!
Bu yıl moda oldu!
En kolay para kazanmanın yolu bulundu!
Ödeme yaparken fiş isterseniz size üzerinde ‘Hizmet Bedeli’ yazılı bir kağıt parçası veriyorlar.
İçiniz rahat!
Ama verdiğiniz paranın, yaptığınız ödemenin karşılığını alıyor musunuz?
İlk başkaldırıları haberi Çeşme’den gelmişti!
Restoranlar ödeme fişlerine, hani bunlara İngilizce bir şeyler ilave ederek söylüyorlar, ‘Hizmet bedeli’ ilave etmişler…
Dikkatli vatandaşlar ya da sürekli müşteriler bunu bulup, ‘Ne yapıyorsunuz?’ diye karşı çıkmışlar.
Ama boş…
Hem başınızda duran garsona, ‘garsoniye’ ya da ‘Tip- Mip!’ neyse bahşiş veriyor ya da kendinizi mecbur hissediyorsunuz, bunun dışında patron da ‘Hizmet bedeli’ alıyor.
Bu para kime gidiyor, belli değil.
*- KİME VERİLİR?
İzmir’in merkez ‘Konak’ ilçesinin kurucu belediye başkanı Süha Baykal iyi dostumuzdu.
Birlikte seyahatlerimiz çok oldu.
Hatta başkanlığından sonra birlikte çalıştık, öğle yemeklerine çıktık.
İzmir’de belli lokantalara gider, önce mutfak çalışanlarını ziyaret eder ve şefe avucunda tuttuğu parayı bahşiş olarak verirdi.
Nedenini sorduğumda şöyle derdi:
‘Deli misin, yemeği tabağa koyan kim? En iyi kısmından verir, etin de en gallebisini… Garson sadece masaya hizmet eder, o kadar!’
Tabii ben burada bir iki cümle ile konunun özetini mealen vermeye çalıştım.
Hadi o Başkan idi!
Kaç kişi mutfağa gider, gidebilir, ya da şef ile sohbet edebilir?
*- NEREDE O GÜNLER?
Bir zamanlar, seçimler öncesinde ‘Şehir ve İnsan’ diye tüm Ege’nin belli başlı büyük şehirlerinde paneller düzenlerdim.
Belediye Başkan adayları, kentin nikah salonları ya da varsa konferans salonlarında önceden halkın daveti için ilanlar asılır, belediye hopörlerinden anonslar yapılır, duyuru yapılırdı.
Bir gün sıra Torbali’ya gelmişti.
Her partinin belediye başkan adayları halkın önüne çıkmış, benim sorularımı yanıtlarlardı.
Süre iki saat idi.
Ama her adaya belli bir süre verilir, sonra da sorular alınır, yanıtlanır, benim açış konuşmam gibi kapanış konuşmamla dağıllınırdı.
Konuşmalar da Türkiye’nin en büyük ve en çok satan gazetemizde geniş şekilde verilirdi.
Torbalı’ya panele giderken, Süha Baykal ‘Ben de geleyim!’ demişti.
Foto muhabiri ile ve şoförümüzle birlikte Torbalı’ya gittik, ancak süre bir saat idi çünkü salon çok önceden nikah için tutulmuştu.
Şimdi o eski bina yok…
Misafir belediye başkanı diye mikrofonu isteyen Süha Baykal’a verme gafletinde bulundum.
İnanır mısınız, bir konuşmaya başladı ki, elinden mikrofonu belki de yarım saat sonra zor aldım.
Geriye beş belediye başkanının konuşması için o kadar kısa zaman kaldı.
Allah’tan hepsi ve dinleyiciler de çok olgun çıktılar ve sürelerini özetin özeti şeklinde ve birbirlerine saygı ve hürmet içinde bitirdiler.
Bu bana ders oldu…
Özellikle Süleyman Demirel’in şapkasını kaptırmamak için yaptığı mücadele gibi, eğer toplum önündeyseniz kesinlikli bir politikacıya mikrofonu vermeyeceksiniz, yoksa güç durumda kalırsınız.
Başkan Süha Baykal diğer 89 panelin hepsine gelmek istedi ama hiç birine götürmedim.
Panellerin fikir babası da, ulusal televizyonlarda siyasileri davet ederek Türkiye’yi ekranlara bağlayan ‘Kırmızı Koltuk’ yöneticisi Feyzi Hepşenkal idi…
Sonra bu tip proğramlar moda oldu, günümüze kadar geldi.
Bir de Ender Coşkun’un kavgalı yumruklu yarıda kalan liderlerle yaptığı programları anlatacak, ders çıkarmamıza sağlamaya çalışacağım.
‘Nerede o günler?’ diyorum…
*- DOĞRUYA DOĞRU
Foça için canını verecek sevdalısı Servet Vural kaç gündür bazı sıkıntıları dile getirmeye çalışıyor.
Bunların başında da, Çeşme’de ilk kez önümüze çıkan ‘Hizmet Bedeli’ni anımsatıyor.
Çeşme’de bunu işyerleri, örneğin restoranlar uyguluyor ya
Foça’da…
Tahmin edilemeyecek bir şekilde belediye…
Evet yanlış duymadınız anlı şanlı Foça Belediyesi…
Yandaş adı verilen medyada bunu güzel kullanıyor
CHP’li belediyelerde yanlışların nedenini de bir iki cümle ile araya sıkıştırayım.
Hemen hepsine Ankara mahreçli sözde CHP’li yöneticiler tarafından kim oldukları, liyakatları belli olmayan, sıradan kişiler tepeden zembille yönetici olarak getirildiler.
Bu şehirlerin yerine haritada göster desen bile bulamayacak kişiler yüksek maaşlarla sadece ortalığı karıştırıyorlar o kadar.
Şimdi olaya bir başka gözle bakalım:
Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, yerel seçimler öncesinde gerek Urla’da gerekse turizm beldelerinde aday çokluğunu şöyle yorumluyor:
‘Rantın yüksekliği!’
Menderes Belediyesi’nde ise İmar Müdürü Sarper Dikmen evinin önünde silahlı saldırıya uğradı.
Yıllardır belediye meclislerinde en fazla aday adayı hep ‘İmar komisyonuna’ olmuyor mu?
Mimarlar, mühendisler değil de müteahhitler bir şekilde komisyon üyesi ve başkanı olmuyorlar mı?
Artık durumu anlayın yahu!...
Daha nasıl yazacağım,,,
Sözüm daha çok hani başkanlar ya da partileri için birbirlerine giren her partinin fanatiklerine…
*- DÜŞÜNCE DOĞRU, İŞLEM YANLIŞ
Muhaliflerin anlattıkları ve yazdıklarına göre;
Foça’da olmayan ‘Hizmet Fişi!’ şöyle gerçekleşiyor.
İngiliz Burnu adı verilen Foça’ya tatile gelenlerden ‘meşrubat’ adı altında otopark fişi kesiliyordu.
Bunu ama bir yerli turist ama muhalifler ortaya çıkararak medyaya sızdırdılar.
Tepki gelince sistem değişti.
Bu kez yazımın başında belirttiğim gibi, ‘Hizmet Fişi’ kesilmeye başlandı.
Ama ne duş, ne kafeterya, ne de tuvalet var!
Buna karşılık kesilen ‘Hizmet Fişi’ 200 lira..
Günün koşullarında bu parayı belediye almasa korsanlar alacak, hem de çok daha fazlasını…
Ama bu hizmetleri vermek belediye için çok zor olmasa gerek…
Ağızlara sakız verileceğine, sorun kısa zamanda çözülür ve halka hizmet olarak döner…
Servet Vural bunu vurguluyor.